Kemal Sayar Salgın Zamanında Ruh Sağlığı kitabında, bu dönemi kaygı çağı olarak adlandırmış ve dönemin zorluğunu şu satırlarla anlatmıştı.
"Yüz yılda bir esen ölümcül bir salgın fırtınası bizi evlerimize ve korkuya hapsetti. Görünen o ki bu salgın geçse bile ardında bir ruhsal enkaz bırakacak. Bu süreç içinde her birimiz âdeta mikrobiyolog kesildik, sürekli haber izlemekten malumat yorgunu olduk. Sürecin belirsizliği pek çoğumuzda kaygıya ve ümitsizliğe yol açtı. Bir kaygı çağında yaşıyoruz artık. Yumrukları gözümüzle seçemediğimiz bir yerden yiyoruz."
Hal böyleyken, Ipsos'un Ağustos ayında yayınladığı , What Worries The World- Dünyayı ne kaygılandırıyor araştırması, global olarak bir salgın haline gelmiş "kaygı" konusuna büyük resimden bakmamıza olanak sağlayabilir.
Araştırma sonuçlarına bakıldığında, en çok göze çarpan meseleler,
Aşıya rağmen, koronavirüs hala endişenin en büyük nedeni. Yani virüsün kendisi ve hayatta kalmak- kaygının hala temel tetikleyicisi. Ankete katılanların üçte birinden fazlası (%37) pandemiyi bugün ülkelerinin karşı karşıya olduğu ilk üç soruna yerleştirdi. Ardından işsizlik, sosyal adaletsizlik, fakirlik, finansal ve politik yolsuzluklar, şiddet ve suç geliyor.
İklim değişikliği, bazı ülkelerde yükselen bir endişe ama genel olarak listede sadece sekinci sırada...
Ankete katılan 28 ülkede, ortalama olarak %64'lük bir oran, ülkelerinde işlerin ters yöne gittiğine inanıyor. Türkiye de karamsar bakan ülkeler arasında, hatta son sıralarda. Ankete katılanların yüzde 87'si ülkede işlerin yanlış yönde ilerlediğini düşünürken, sadece 12'si doğru yönde ilerlediğini söylüyor.
Raporun tamamını buradan indirebilirsiniz.
Comments